İçerik pazarlaması, ince bir ip üzerinde bazen tehlikeli rüzgârların etkisi ile yürümek gibi hissettirebilir. Bir taraftan marka tanıma ihtiyacınız var; izleyiciler, beğeniler, paylaşımlar, ifadeler vs. Aslında biz reklamcılara iyi hissettiren tüm ölçümler… Diğer taraftan, etkileşimler, leadler, dönüşümler ve etkinliği kanıtlamanın gerekliliği… Yani satış departmanı ile karşı karşıya geldiğimiz anlar. Sonuç olarak, pazarlamanın daha veriye dayalı hale gelmesi yüzünden pazarlamacılar giderek yaptıkları katkıyı kanıtlamak zorunda tutulmaktadır.
Tüm bu etkenler dengeyi tutturmakta zorlanmanıza neden olur. Bazen bir taraftan diğerine doğru sallanır, rüzgarın savurduğu yöne doğru gidebilirsiniz. Sadece ayakta durmaya çalışıyorsanız da ilerlemeniz oldukça zor. İyi haber, doğru dengeyi bulduktan sonra hızlı bir şekilde yol alabilirsiniz. Daha da ilerleme kaydetmek için küçük düzenlemeler yapabilirsiniz. Doğru kitle için içerikleri cazip hale getirebilir ve satın alma kararı vermelerine yardımcı olabilirsiniz.
İki dengesiz yolu inceleyelim ve sağlıklı bir dengeyi nasıl sağlayabileceğimizi konuşalım.
Pazarlamada AIDA modeli üzerinden düşünecek olursak, huninin geniş ağzında daha çok insan olduğunu görürüz. Bu modelde daha çok insan üzerinden gittiğimizi düşünelim ve huninin bu ağzını kullanalım. Böylece daha çok insan ulaşır, tıklamalar ve paylaşım için maksimize edilmiş içerik oluşturursunuz, diye düşünebilirsiniz.
Şöyle ki, çalıştığınız şirket özel üretim dizlik yapıyor olsun. Siz de bu marka için bir köpeğin havuza atladığı trend bir video görüyor ve derleme bir video content hazırlayarak takipçilerinizle paylaşıyorsunuz. Harika bir video ve viral olarak da yayılıyor. Ancak sorun şu ki, içerik ürettiğiniz ürün ile temas etmiyorsa, yanlış hedef kitle ile muhatap oluyorsunuz demektir.
Sonuç olarak, content’i izleyenlerden ikinci adıma geçmesini isteyemezsiniz çünkü gerçek amacınıza baktığınızda ilk adımı atmamışlardır.
Şu durumda geniş ama alakasız bir kitleyi çekmek işe yaramaz. Onu diğer uca götürelim ve ürününüzle ilgilenen bildiğiniz insanlara odaklanalım, ne dersiniz? Böylece içeriğiniz üzerinden doğrudan bir satın alma kararına gitme olasılıkları daha yüksek olacaktır.
Bu, özel üretim dizlik için ihtiyacı olan insanları ikna eden bir içerik oluşturmak demektir. Dizlerinizi hassasiyetle saran dizlikleri vurgulayan videolar. Üretimde kullanılan tekstil materyalleri ile ilgili kumaşın yumuşaklığına vurgu yapan mesajlar. Böylece sizin zaten takipçiniz olan kişiler başka bir marka satın almayacaktır.
Ancak piyasada kaç kişi var? Kaç kişi sizin ürettiğiniz dizliği gördü? Dizinde sıkıntı yaşayan ekstra kaç kişiye ulaşabildiniz? Bu yaklaşım, potansiyel kitlenizin bir kısmını yakalayabilir, ancak çoğunluğu dışarıda bırakır.
İMAGE
Bu anlattıklarımıza göre bu iki yaklaşım ile ip üzerinde dengede kalmanızın mümkün olmadığını görmüş olmalısınız. Peki, ip üzerinde dengenizi bulup, nasıl koşmaya başlayacaksınız? Bunun için huni yaklaşımını kullanacağız. Pazarı bir huni içerisinde düşünün AIDA modelinde olduğu gibi…
Huninin neresinde olursa olsun, oluşturduğunuz her içerik kitlenizle bir şekilde ilişkili olmalıdır. Ancak bu, kitlenizin kim olduğunu net bir şekilde tanımlamanız, aynı zamanda kitlenizin kim olmadığını da tanımlamanızla mümkün olacaktır. En ucuz dizliği isteyenler için içerik oluşturmayın. Onlar hedef kitleniz değil. Öncelikle teklifinize değecek muhtemel kişilere odaklanın.
Çoğu marka, huninin alt kısmında bir kitleye sahip ve bu kitle sayesinde marka ile ilgili content’ler ile gelir elde edebilir. Ancak sadece huninin alt kısmına değil diğer basamaklarına da dokunmanız gerekir. Yapmanız gereken içeriğinizi de bir huni gibi düşünmek. Huninin ucunda yer alan kitle dışındaki kitleye ulaşırken de mutlaka üründen bahsetmelisiniz ancak o kitleye neden şimdiye kadar ulaşamadığını düşünüp dizliğin farklı yönlerinden de bahsetmek gerek.
“Dizimde ağrı var ama sorun değil…” ya da “Spordan sonra iyi bir dizlik işime yarardı”… Unutmayın, huninin ortasında potansiyel bir hedef kitle yer alıyor. Markanızı piyasada bir otorite olarak konumlandırıp, ürün ile ilgili faydalı bilgiler sağlayarak, kitlenizin hayatlarını nasıl iyileştireceğini göstererek güven kazanırsınız. Huni kalabalık ve farklı ihtiyaçlara sahip, içerikleriniz de çeşitli olmalı ve farklı çözümler yaratmalı.
İyi dengelenmiş bir içerik planında, içerik hunisi ve hedef kitle hunisi zıt şekilde çalışacaktır. İlk içeriğiniz ürün ile alakalıydı ve huninin ucundaki hedef kitlenize sesleniyordu. Orta içeriğiniz orta hunideki hedef kitlenin farklı ihtiyaçları olabileceğini öngördü ve daha ileri gitti. Şimdi, doğrudan farklı kitle segmentlerine konuşan birkaç başka konsepte ihtiyacınız var. Her bir konsept, kişinin neden dizlik kullanımını bir çözüm olarak görmesi gerektiğini anlatmalı. Burada dayanıklılık testleri, dizliğin farklı kullanım alanları, farklı markalar yerine neden sizin markanız tercih edilmeli gibi… Böylece huninin ağzındaki kitleye de kendinizi gösterebilirsiniz.
İçeriğinizin dengeli olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz? Analiz yapın. Arama sonuçlarında tonlarca gösterim elde ederken, hiçbir tıklama gelmezse veya sayfa trafiği elde ederken, e-mail toplayamıyorsanız; içerikleriniz daha çok huninin geniş ağzı ile alakalı olmalıdır. Aksi durumda yüksek bir dönüşüm yüzdesiniz varsa ancak toplam trafiğiniz azsa, huninin altına çok odaklısınız. Potansiyel müşterilerinize ihtiyaç duydukları şeyi daha iyi verecek şekilde ayarlamalar yapmaya devam edin. İçeriğinizi dengelediğinizde, trafik ve dönüşüm artışı bulma ihtimaliniz yüksektir.
Fırsatları ortaya çıkarma, hedefleri gerçekleştirme ve yenilikçiliği benimseme yolunda ilk adımı atmaya hazır mısınız? Buradayız ve bağlantı kurmak için sabırsızlanıyoruz.